Mahzun ve Garip KUDÜS(üm)
Aradan 50 yıl geçti İslam’ın en Kutsal üç beldesinden biri olan Kudüs’ün bağrında Siyonist yara açılalı… Akan gözyaşı hiç durmadı 100 yıldan beri, o gözyaşı 50 yıldan beri kanla karışık akmakta. Kudüs’ün o gözyaşı hiç dinmedi. Filistin yani Kudüs 2 Milyarlık İslam Ümmetinin tıkanan can damarıydı oysa, uyuşan koluydu. Bu devasa bedenin yaşaması Kudüs damarının açılması ile mümkündü, ama o devasa Müslüman bedeni bunun hiç farkında değildi…
Peki, Kudüs ne diyor bu hâle; önce şunu bilmek gerek Müslüman!
Dargın bakıyor Kudüs… artık gelmeyen ve gelmesi muhtemel olmayan Müslümanına…mahzun bakıyor Kudüs gelmeyen Ömer’ine… Oysa büyük bir umutla Selahaddin’ini, Yavuz’unu bekliyordu Kudüs…
Ama 100 yıldır gelen yok. En sonunda, acı ama gerçek anlamıştır Yetim, öksüz kaldığını Kudüs…
Kudüs…100 yıldan bere Ümmetin dinmeyen sancısı… Kudüs, gözleri tepelerin ardında süvarisini bekleyen Müslüman şehrin adı…
Kudüs bu haldeyken Müslüman ne halde, nerede kalmıştır acep…
Müslüman adı bile olmayan bir vadide nereye gideceğini bilmeden dönen bir avare bir divane…
Kudüs’ün beklediği Müslüman etrafta yok… var olan sadece Müslüman kılığında, Müslüman gibi duran dev bir beden var, belli ki bu beden ya ölü ya uyuşuk bir vaziyette bir ağacın gölgesi altında oturmuş ne olduğunu unutmuş bir vaziyette oturuyor. etrafını kurtçuklar kaplamış, Eyyüp (as) mın hastalıktan çürüyen bedeni gibi çürüyor, acımadan acıtmadan. Kudüs işte bu Müslüman olduğunu zannettiği ama ruhunu kaybetmiş olduğu aklına gelmeyen bu Müslümana bakıyor ve kandan göz yaşlarıyla onu çağırıyor. Zannediyor ki çağırdığı Salahaddin gibi 20 yıl dünyaya Küsmüş mahcup olmuş Kudüs. Büyük bir umutla çağırdığı Müslümanın, Yavuz gibi haremi Şeriflerin Hâdimliğine namzet olmuş, Abdülhamit gibi vefalı ve sevdalı olmuş olduğunu zannediyor.
50 yıl sonra ve 50 yıl bekledikten sonra anlıyor ki Kudüs, beklediği Müslümanı öcüler yemiş! Anlıyor ki bir hayali kahramanı bekliyormuş.
Bunun için Kudüs, kalbimize küsmüş artık… Hem öyle bir küsmüş ki, dünyanın hizmetçisi olan Müslümanı kabul etmiyor kabullenemiyor… Böyle bir Müslümana ait olmayı reddediyor… Bizi kendisine layık bulmuyor… Çünkü Kudüs şuursuz bir Müslüman görüyor karşısında, ve bu Müslümanın hayatında olmayı kendisine zül olarak görüyor… Çünkü bu Müslüman dünyadan vazgeçemeyen bir Müslüman. Ahirete meftun bir Müslüman değil, bu Müslüman. Bu Müslüman tembel, bu Müslüman uyuşuk, bu Müslüman ruhsuz, bu Müslüman nemelazımcı, yani eyyamcı. Nasıl kabul etsin bu Müslümanı Kudüs…
Şimdi öyle olmadığını düşünen Müslüman…
Kudüs haksız mı?
Kudüs’e selam ve Kudüs’e dua ile...
Tepkiniz nedir?