Kardeşliğin Bereketi ‘Cuma Günü’
Allah’ın insana verdiği en kıymetli sermaye ömür sermayesidir. İnsan, inancımıza göre öldükten sonra ömrünü nerede, niçin ve nasıl harcadığından hesaba çekilmeden, haşir meydanından ayağı kımıldamaz. Bu ve buna benzer daha birçok ayet ve hadisten dolayı biz Müslümanlar zaman olgusuna çok önem veririz, vermek zorundayız. Biraz açacak olursak; Allah Kur’an’da sayısız ayetinde zamanın ehemmiyetinden bahsetmektedir. Bazen Fecr’e, bazen Duha’ya, bazen Zamanın bizzat kendisine, bazen zaman ölçüsü olarak Aya, güneşe yemin ediyor. Kısacası Allah Dünyanın fâni zamanına neden yemin ediyor? Çünkü bu dünyanın fâni zamanı Ahiretin bâki ve le yezel zamanını intaç ediyor.
Biz Müslümanlar için önem ve bereket bakımından zaman dilimleri arasından farklılıklar bulunur. Mesela bereketi intaç eden, rızkı artıran ve bereketli hâle getiren zaman dilimlerimiz vardır. Fecr vakti bunlardandır. Zira fecr vaktinde Allah rızık meleklerini gönderir ve o saatte uyanık olan kulların rızkı tastamam bil kemal verilir. Mesela duaların reddedilmediği zaman dilimleri vardır; mesela Teheccüd namazı vakti gibi. Bununla birlikte ömrümüzü bereketlendirdiğimiz ve birbirimizle halleştiğimiz, sıkıntılarımızı paylaştığımız ve böylece bu sıkıntıları azaltıldığımız, dünyanın değil ahiretin öncelendiği bir zaman dilimimiz var, Cuma Günümüz.
Cuma günümüz, biz Müslümanlar için kardeşimizle yan yana omuz omuza geldiğimiz ve bu durumun bir sonucu olarakta sıkıntılarımızı da yan yana getirip ortak bir akıl ve vicdan ile çözdüğümüz bir gündür ‘Cuma Günümüz’ Bir haftanın 6 günü boyunca bize musallat olan dünya ve içindekilerini bir günlüğüne sırtın ardına itebildiğimiz gündür Cuma Günü. Cuma Günü Dünyavî alış-verişinde değil, uhrevî alış-verişin ön planda tutulduğu gündür.
Bu bereket ve huzura gebe olan gün Perşembe Gününün bittiği akşam namazı ile başlar, Cumartesi gününün başladığı akşam namazı ile biter. Müslüman diğer Müslüman kardeşine karşı yaptığı hayr ve hasenatla bu günü bayrama çevirir. Bu gün bir muhasebe günüdür de aynı zamanda. Bu gün ahirete odaklanılır ve ona göre istikamet üzere olmada ne kadar sapma var, durumumuzu gözden geçiririz ve ona göre kendimizi tekrar Kur’an ve Sünnetin rayına tekrar oturturuz. Bizim için çok önemli olan bu günde biz Müslümanlar ölümün provasını yaparız. Yani dünyanın bizi terk etmesine fırsat vermeden, bizim dünyayı terk ederiz. Daha doğrusu ter edebiliyor muyuz? Ona bakarız.
Bu ve buna benzer durumlardan dolayı Cuma namazına kadın erkek, genç yaşlı, zengin fakir toplumun bütün kesimleri sabah ezanından itibaren davetlidir. Öğlen ezanı ile birlikte bu bayram gününün en zirve noktası gerçekleşmeye başlar. Tam bu saatte herkes içinde her ne şekilde olursa olsun dünyayı Caminin kapısı önündeki sergiye bırakmalı ve Camiye öyle girmelidir. Alış-verişin bile hoş karşılanmadığı bu saatte Müslüman camide hazır kıta ömrünün muhasebesini yapmalı ve ona göre namazdan sonra dünyaya dönmelidir. Dolayısıyla Cuma Günün Müslüman için Kulluğa, öze, ruha, kendini bulmaya bir sefer bir dönüş provasıdır. Burada ölüme hazırlık vardır. Terkin terkine, kendini hazır hissedip hissetmemenin ölçüsünü tutma vardır. Cuma Muhasebe ve murakabe günüdür. Dolayısıyla Müslümanın ruhsal tarafını güçlendirmeye çalıştığı bir bayram günüdür.
Ancak maalesef gelin görün ki ahirete hazırlık için bize verilmiş olan bayram gününü bazı yoz zihniyetler tersyüz edebileceklerini zannediyorlar ve bu zanlarının muvacehesinde bütün güçlerini sarf ediyorlar. Bu güzel, bereketli günü olduğundan ve olması gerektiğinden çok daha farklı ve başka bir durumda algılatmak istiyorlar. Cuma gününe özel bir zaman dilimi içinde alış-verişin bile uygun görülmediği bu günde insanları çılgınca alış-verişe özendirmek için bu günün adını da kullanarak algı oluşturmaya çalışmak en hafif tabiriyle densizliktir. Burada bir art niyet yoktur, insanımız kuruntu yapıyor demek saflık olsa gerektir. Bu durumun altında bir çapanoğlu olduğu su götürmez bir gerçektir. Netice itibariyle Cuma Gününe bu tür nitelemelerin koyulması bir algı oluşturma ve yerleştirmeden başka bir şey değildir. Kara Cuma gibi tabirler kullanılarak bu günün ve geleceğin zihinlerinde olumsuz kodlamalar yapılmak istendiği açıktır. Alış-veriş çılgınlığı yapmak için sadece bu güne özel indirip uygulayıp, yine bu güne denk gelen Hırıstiyanların Şükran gününü ön plana çıkarmak iyi niyetle değerlendirilemez. Bir yandan Kara Cuma diye insanları olumsuz yönlendireceksiniz diğer taraftan Şükran günü diyerek de insanımız özelinde, olumlu bir algı bina etmeye çalışacaksınız. Sonrada ‘siz çok kuruntu yapıyorsunuz’ diyeceksiniz. Kısacası Müslüman kardeşim, bunu yememek lazım. Burada iyi niyetten zerre bir şey yoktur vesselam.
Son olarak çağımızın vebası olan ‘algı yönetimine’ dikkat çekmek istiyorum. Aslından daha önceki yazılarımdan birini buna ayırmıştım ama yeri geldiği için burada da kısaca değinmek istiyorum.
Aziz Kardeşim! Çağımızda insanlar algı ile yönetiliyor ve yönlendiriliyor. Bunun için biz Müslümanlar çok uyanık olmak zorundayız. Nefsimize uyarsak ve ömrümüzü boş şeylerle geçirirsek hem dünyada hem de ahirette bireysel olarak helak olacağımızı muhakkaktır. Bunun yanında, bizler bu algılatılmak istenen dünyaya beyaz bayrak çekersek işte o zaman Ümmet olarak helak olur perişan oluruz. Peki, ne yapmak lazım? Öncelikle evde huzuru tesis etmek lazım. Evde anne baba ve çocuklar birbirinin yüzüne bakarak dua etmeli, çocuklar babalarının ve annelerinin yüzlerinin her milimini ezberlemelidir. Çocuklar annelerinin dizinde dinimizin anlatıldığı, Efendimizin hayatının anlatıldığı, sahabe efendilerimizin hayatlarının anlatıldığı hikâyeler kulaklarına fısıldanmalıdır. Peki, bunun için ne yapmak mı lazım?… Şimdilik ilk ve en önemli bir mesele olarak yapılması gereken şey:TELEVİZYON’U ÖZELLİKLE EVİNİZDE KAPATIN…
Selam ve dua ile…
Tepkiniz nedir?