İslam İle Dirilmek için ne yapmak lazım?(analiz edelim)

İslam İle Dirilmek için ne yapmak lazım?(analiz edelim)

Allah insanı ruhsal ile bedensel yapı olmak üzere iki yönlü yaratmıştır. Bedeni topraktan yaratmış, ruhuda kendi özünden en şerefli varlık olan insana vermiştir.

Bu anlamda Allah İnsanın dünya ile direkt muhatap olan bedensel yönünün ihtiyaçlarını dünyada her çeşit ve güzellikte yaratmıştır. İnsan oğulda bu ihtiyaçlarını dünya hayatında az bir gayret göstererek kolaylıkla karşılayabilmektedir. Bunun yanında Allah insanda bedenin tüm istek ve arzlarını yöneten ‘nefisi’ var etmiştir. İşte tamda burada insanın dünya ile olan münasebetini ayarlayan nefisin terbiyesi, çok çok büyük önem arz etmektedir. Çünkü nefis insanın dünyada ve ahrette huzuru ve güveni bulmasını sağlayacak en önemli yardımcıdır.

Tabi nefis bunun tam tersine de meyyaldir. Bunu içindir ki İslam, nefis terbiyesine çok büyük önem vermiş bununla alakalı daha sonraki dönemlerde sistematik bir tarzda meydana gelecek olan bazı Seyr-i Sülûk kaideleri belirlemiştir. İşin gerçeği bu Seyr-i Sülûk kaidelerde dâhil, İslam’ın bütün yöneten ve yönlendiren kaideleri İslam’ın kutlu Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in getirdiği ve gösterdiği minval üzerinedir. Bu bağlamda Hz. Peygamber insanın kontrol merkezi olan Nefsin terbiyesi hakkında çok etkileyici tavsiyeleri ve yönlendirici örnekleri olmuştur.

 (günümüzde Müslümanların en büyük sıkıntılarının başında gelen sıkıntı yeme duygusunu zabtedemiyor olmalarıdır. Midesine hakim olmayan bir toplum olarak dünya üzerinde yaşamaktayız. bu tüketimi sevdiğimiz anlamında algılanabilir, ancak biz Müslümanlar dünyalık zevklerin hamakatı olmamalıyız. bizler ahiretin meftunu olarak kalmaya çalışmalıyız. özellikle de çocuklarımızı bu doğrultuda eğitmeli ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Günümüz dünyası da Midesini dizginleyen bir insan geleceğini sağlam bir temel üzere bina edebilir. Her şeyin azını tüketen bir bireyi dünya hayatında onu muhtaç hale getirebilmek mümkün değildir.  Hz. Peygamber (sav) bunu bildiği için kendi döneminden itibaren bütün Müslümanlara şu uyarıyı yapmıştır. “Az yemek yiyiniz, şayet illa çok yiyecekseniz, o zaman midenizin 3/1 ini yemek, 3/1 ini su ve  3/1 ini de hava ile doldurunuz.” diyor. Hz. peygamber kendi hayatında da bunu yaşayarak gösteriyor. zira bazı günler karnına açlıktan dolayı karnına taş bağladığı rivayet ediliyor. bu taş bağlama yiyecek bir şeyin olmamasından dolayı değil, Hz. Peygamberin dünya’ya esir olmak istememesinden dolayıdır. zira Hz. Peygamber yemek için yaşamıyordu, yaşamak için  yiyordu. Ayakta kalacak ve ibadetlerini aksatmayacak şekilde yemek yenmesi gerektiğini bu ve buna benzer hadislerden anlayabiliyoruz. Sahabe efendilerimiz de buna özellikle Hz. Peygamber zamanında çok dikkat etmişlerdir. 

şimdi biz Müslümanlar Bu tüketim çılgınlığının sınır tanımadığı bu çağda azla yetinmeli çokla üretmeliyiz. rahatı bu dünyada aramaktan çok ciddiyetle çalışmalı ve dünyada en güçlü ekonomiye yani üretime sahip olmalıyız. aksi takdirde garp medeniyetinin etimizden yünümüzden ve sütümüzden istifade eden bu düzenleri bizi köleleştirecek belli bir zamandan sonra, biz böyle devam edersek o zamanda bizler zombileşeceğiz.

Yaşayan ölüler olacağız.  hoş şuan ki durumumuz çokta farklı değil ama, şimdilik bizler hala yaşıyoruz, narkozla. bu uyuşukluğu atabilecek güç ve iradeye sahibiz. Yeter ki köklerimizden beslenmeyi bilelim. köklerimiz ne mi?  tabi ki 1-Kur’an 2- Sünneti Senniyye, 3- 1400 yıllık İslam Kültür ve Medeniyet geleneği. vesselam.)

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow