İRADELİ NESİLLER YETİŞTİRMEK İÇİN NE YAPMAK LAZIM
Değerli Okuyan kardeşim!
Biz Müslümanların en büyük sıkıntısı ne biliyor musun?
Bizim en büyük zaafımız irademize sahip olamıyor olmaktır. Bizler nerede ne yapılması geretiğini az çok bilen ama bunu zamanı gelince kullanamayan insanlarız. Bizim ile Sahabe-i Kiram arasında ki en büyük farklardan biri budur. Onlar neyin ne zaman nasıl ve neden yapılması gerektiğini çok iyi biliyorlardı. Hayatlarını bu çerçevede kontrol edebiliyorlardı. Onlar Hz. Peygamberin tavsiyesine harfiyyen uyuyorlardı, ne pahasına olursa olsun bundan asla taviz vermiyorlardı. Dünya onları değil, onlar dünyayı şekillendiriyorlardı. Bunu nasıl mı yapıyorlardı? Tek bir şeyi yaparak: ‘İradelerine Hâkim olarak.’
Peki, biz bunu yapabiliyor muyuz? Maalesef cevap: kocaman bir HAYIR! Neden mi? Anlatayım.
Azizim! Bizler çocuklarımızı İslam’ın emrettiği terbiyeyi, eğitimi veremiyoruz. Hz. Peygamberin çocukları nasıl eğittiği geleceğe nasıl hazırladığını bilmiyoruz. Çocuklarımızı gelişi güzel yetiştiriyoruz. Yani televizyon karşısında, tablet önünde, bizden akıllı telefonların emanetinde ve güdümünde yetiştiriyoruz. Çocuklar hayatı anneden babadan görerek yaşayarak anlar ve ebeveynini taklid ederek gelecekte ki hayatına hazırlanır. Hal böyle iken biz ne yapıyoruz.
Bizim yaptığımız çocukları kendimizden uzaklaştırmak onları ötelemek. İrademizi dünya zevkine bağladığımız şeylerin doğrultusunda rehin vermek. Bu şekilde yuvalarımız tarumar ediyor neslimizi ifsad ediyoruz ama hiç umurumuzda değil. Tek derdimiz hiçmetçisi olduğumuz dünyanın zevkinden bir gram daha fazla ram almak. Yazık, yazık ki ne yazık.
Halbuki evlatlarımız çocukluktan beri değil, konuşmadığı yürüyemediği bebeklik döneminden itibaren, karşılarında yada yanlarında, onların gözleri önünde meşgul olduğumuz bir iş yada uğraş anında o evlatlarımız:
– yaptığımız, uğraştığımız işte zorlanıyorsak,
– o işle uğraşırken yorulduğumuzu gösteriyor ve ifade ediyorsak,
– acizlik gösteriyorsak,
– yaptığımız işi sevmeyerek tiksinerek yapıyorsak,
– hayattan şikayetleniyorsak,
– sıkıntının her halini yüzümüzde sözümüzde gösteriyor ve hissediyorsak ve bunu oflayarak puflayarak yapıyorsak
ÇOCUKLARIMIZIN İRADESİ GELİŞMEZ, GELİŞEMEZ.
Bununla birlikte;
– canımız sıkkınken bile evlatlarımızın yanında neşelenmeye bahane aramıyorsak
– ben bu işi yapacağım bu iş benden kurtulamaz diyemiyorsak,
– bir yandan ‘la havle derken’ diğer yandan tebessümü unutuyorsak,
– işimizi yaparken, alnımızdan da boncuk boncuk terkleri silerken ‘olacak bu iş Allah’ın izni ile’ diyemiyorsak ve bunları yaparken 5 yaşında ki evladımızı bu işe dahîl edemiyorsak işte o zaman iradeli bir nesle sahip olamayacağız demektir.
Gelin şunu aklımızdan asla çıkarmayalım:
Bir anne ve babanın en büyük ve önemli vazifesi ÇOCUKLARINA İSLAM AHLAKI VERMEYE ÇALIŞMAKTIR.
Selam ve dua ile.
Not: Kudüs(ümüzü) Unutmayın…
Tepkiniz nedir?